All Quiet on the Western Front.. 1930 yılının en iyi film
Oscar ödülünü kazanmış bir sinema klasiği...
Erich Maria Remarque'nın yazdığı, savaşın anlamsızlığını işleyen
o müthiş romanın (Im Westen nichts Neues) sinemaya ilk uyarlaması...
Sinema tarihine geçmiş bu film veya roman üzerine ahkam
kesecek değilim.
18.3.1930 tarihli Akşam gazetesinde, bu filmle ilgili
yayınlanan set röportajını anlatmak istiyorum...
Tuğrul Yenidoğan Arşivi |
Düşünsenize, genç Cumhuriyet henüz 6.5 yaşında...
Harf devrimi yapılalı daha 15-16 ay olmuş...
Millet mektepleri faaliyette, ama ülke çapında okur-yazar
oranı henüz %10'lara bile ulaşmamış..
Gazetelerin günlük tirajları 5-10 bin seviyesinde... bazı
özel günlerde en baba gazete 15 bin tiraja ulaşırsa rekor sayılıyor...
Bu imkansızlıklara rağmen Necmettin Sadak'ın Akşam gazetesi
Hollywood'da müthiş bir röportaj gerçekleştirmiş.
Pardon "Holivut" demeliyim..
Ne de olsa "Vatandaş Türkçe Konuş!" tabelalarının
ortalıkta sergilendiği yıllar...
Yabancı isimlerin de okunduğu ve telaffuz edildiği gibi
yazılması fikri hakim...
Filmin adı da "GARP CEPHESİNDE SUKÜNET VAR" (Batı
Cephesinde Sessizlik Var) olarak çevrilmiş...
Bire bir tam tercüme...
Sonraki yıllarda niye " Batı Cephesinde Yeni Bir Şey
Yok" şeklinde adlandırıldı, muamma...
Tuğrul Yenidoğan Arşivi |
Röportajın gazetede yayınlanma tarihi 18 Mart...
Aradan iki aydan fazla süre geçmiş...
Eee ne de olsa henüz e-mail ile fotoğraf yollanamadığı yıllar..
Şimdinin her çeşit olanakla kuşatılmış gazetelerinde böyle
bir sinema röportajı okuyabiliyor musunuz?
Cevabınız "hayır" değil mi?
Eee, o yıllar başka yıllar...
Gazeteleri, gazeteci patronların yönettiği yıllar...
Cumhuriyet'in Gazi Mustafa Kemal'li yılları..
"Kalkınma" denince anlaşılan, cebini doldurma veya
kısa yoldan köşeyi dönme değil...
Devleti yönetenler, ekonomide, bilimde, sanatta, fende
"Topyekün Kalkınma" hedefi ile hareket etmekte...
Her şey daha saf...
Her şey daha güzel...
Ve o yoksullukta, o yoksunlukta kalplerde yeşertilen
"umut" çok ama çok taze, çok ama çok büyük...
Tuğrul Yenidoğan Arşivi |
Ne çok şey anlatıyor değil mi:
"Wolheim'dan
başka diğer bazı artistler ve ecnebi gazeteciler de Akşam'ı kolayca okudular ve
hatta bir kısım yazılarının manalarını da anladılar. Bu bana yeni harfleri
kabul etmekle ne kadar isabet ettiğimizi bir kere daha ispat etti."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder