16 Ocak 2015 Cuma

Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok



All Quiet on the Western Front.. 1930 yılının en iyi film Oscar ödülünü kazanmış bir sinema klasiği...

Erich Maria Remarque'nın yazdığı, savaşın anlamsızlığını işleyen o müthiş romanın (Im Westen nichts Neues) sinemaya ilk uyarlaması...

Sinema tarihine geçmiş bu film veya roman üzerine ahkam kesecek değilim.
18.3.1930 tarihli Akşam gazetesinde, bu filmle ilgili yayınlanan set röportajını anlatmak istiyorum...

Tuğrul Yenidoğan Arşivi
Düşünsenize, genç Cumhuriyet henüz 6.5 yaşında...
Harf devrimi yapılalı daha 15-16 ay olmuş...
Millet mektepleri faaliyette, ama ülke çapında okur-yazar oranı henüz %10'lara bile ulaşmamış..
Gazetelerin günlük tirajları 5-10 bin seviyesinde... bazı özel günlerde en baba gazete 15 bin tiraja ulaşırsa rekor sayılıyor...

Bu imkansızlıklara rağmen Necmettin Sadak'ın Akşam gazetesi Hollywood'da müthiş bir röportaj gerçekleştirmiş.
Pardon "Holivut" demeliyim..
Ne de olsa "Vatandaş Türkçe Konuş!" tabelalarının ortalıkta sergilendiği yıllar...
Yabancı isimlerin de okunduğu ve telaffuz edildiği gibi yazılması fikri hakim...
Filmin adı da "GARP CEPHESİNDE SUKÜNET VAR" (Batı Cephesinde Sessizlik Var) olarak çevrilmiş...
Bire bir tam tercüme...
Sonraki yıllarda niye " Batı Cephesinde Yeni Bir Şey Yok" şeklinde adlandırıldı, muamma...

Tuğrul Yenidoğan Arşivi
Filmin oyuncuları sette ellerinde Akşam gazetesinin 12 Kanunisani (Ocak) 1930 tarihli nüshasını tutuyorlar...
Röportajın gazetede yayınlanma tarihi 18 Mart...
Aradan iki aydan fazla süre geçmiş...
Eee ne de olsa henüz e-mail ile fotoğraf yollanamadığı yıllar..

Şimdinin her çeşit olanakla kuşatılmış gazetelerinde böyle bir sinema röportajı okuyabiliyor musunuz?
Cevabınız "hayır" değil mi?
Eee, o yıllar başka yıllar...
Gazeteleri, gazeteci patronların yönettiği yıllar...
Cumhuriyet'in Gazi Mustafa Kemal'li yılları..
"Kalkınma" denince anlaşılan, cebini doldurma veya kısa yoldan köşeyi dönme değil...
Devleti yönetenler, ekonomide, bilimde, sanatta, fende "Topyekün Kalkınma" hedefi ile hareket etmekte...
Her şey daha saf...
Her şey daha güzel...
Ve o yoksullukta, o yoksunlukta kalplerde yeşertilen "umut" çok ama çok taze, çok ama çok büyük...

Tuğrul Yenidoğan Arşivi
Röportajın son paragrafı bilmem dikkatinizi çekti mi?
Ne çok şey anlatıyor değil mi:
"Wolheim'dan başka diğer bazı artistler ve ecnebi gazeteciler de Akşam'ı kolayca okudular ve hatta bir kısım yazılarının manalarını da anladılar. Bu bana yeni harfleri kabul etmekle ne kadar isabet ettiğimizi bir kere daha ispat etti."










Hiç yorum yok:

Yorum Gönder