14 Ocak 2015 Çarşamba

66 AKIN ve KARAKARTALLAR BÖYLE DOĞDU  UYDURMACASI !

‘’Yıl 1933… Beşiktaş, Fenerbahçe final maçı. Siyah Beyazlılara ‘’Karakartal’’ lakabı bu maçta takıldı…’’ İddia ilk kez 1978'de yayınlanan kitabın  41. sayfasında bu başlıklarla ortaya atılmış. Geçelim hikayeye:

‘’ 16  Haziran 1933 Cuma günü Fenerbahçe stadı tarihi günlerinden birini daha yaşamaktaydı. Halk stadı tıklım tıklım doldurmuş ve büyük bir heyecan içinde iki büyük takımın sahaya çıkmasını bekliyordu.

Ne yazık ki kötü talihi, bir gün evvel Beşiktaş’a en büyük oyunu oynamış ve Siyah Beyazlılar 15 Haziran Perşembe günü en kıymetli evlatları ŞEREF BEY’i toprağa vermişlerdi. En kıymetli uzvunu kaybetmek Beşiktaş’ı moralman sarsmış, bitirmişti.

(…) Şeref Bey’in ölümü münasebetiyle, Beşiktaşlılar baştan aşağı düz siyah forma giymişler, Fenerbahçeliler de göğüslerine birer siyah kordela takarak o büyük sporcuya karşı son vazifelerini yapmışlardı.

(…) 1 dakikalık saygı duruşunu takiben maç başladı. Daha ilk 15 dakika dolmadan Fenerbahçe’nin beraberlik için oynadığı, Beşiktaş’ın ise galip gelmek maksadıyla rakip kaleye durmadan saldırdığı görülüyordu…’’

Hikayenin buraya kadar olan kısmına alışılageldik tarih yanlışlıkları haricinde bir itirazımız yok.  Şeref Bey 12 Haziran Pazartesi gününü 13 Haziran Salı gününe bağlayan gece yarısı 0:20’de vefat etmesinin ardından, 14 Haziran Çarşamba günü toprağa verilmiştir. Yani yazarın iddia ettiği gibi Fenerbahçe maçından 1 gün önce 15 Haziran günü değil. Diğer ayrıntılar o günkü gazete haberlerinde yer alıyor zaten.

Şeref Bey
Şeref Bey'in vefat haberi. 14.06.1933 Milliyet

Ancak ne o günkü gazetelerde ne de takip eden günlerde yayınlanacak herhangi bir yayın organında yer almayacak, alması da mümkün olmayan, sadece ve sadece bu kitapta gün ışığına çıkan (!) bazı ayrıntılar var ki, doğrudan onların aktarımına geçelim isterseniz:

‘’ (…) Beşiktaşlılar o gün şampiyonluğu kaybetmişlerdi ama başka açıdan kazançları büyük olmuştu. Evet, şahane bir oyun oynayarak 90 dakika içinde Fenerbahçe kalesine 66 defa (yanlış okumadınız, yazıyla da altmışaltı !) akın tazeleyen Beşiktaşlılar, bu heybetli görünüşleriyle halkın kalbinde taht kurmuşlardı.

Durmadan, yılmadan sarı-lacivertli kaleye saldırdıkları sıralarda seyirciler arasında; ‘’Kartallar gibi hücum ediyorlar’’ ve ‘’ Kara Kartal gibi çelik pençeli, atılgan takım’’ sözleri sık sık işitilmeye başlamış ve o günden sonra da bu unvan, Türk spor aleminde Beşiktaş ismiyle birlikte yerleşmiş kalmıştır.’’

Ben de diyorum ki, bu hikaye akla mantığa sığmayan, hiçbir dayanağı bulunmayan koca bir uydurmacadır.
16 Haziran günü Fenerbahçe seyircisinin tıklım tıklım doldurduğu Fenerbahçe stadında, üstelik Fenerbahçe’nin 3 takımının birden şampiyonluğunu ilan ettiği bir günde Karakartal efsanesi doğmuş, öyle mi?

Tuğrul Yenidoğan
17.06.1933 tarihli Milliyet gazetesi

Kim doğurmuş bu efsaneyi?

O gün tribünlerde olmayan Beşiktaş taraftarları mı, yoksa o gün Fenerbahçe stadı tribünlerini doldurmuş, takımlarının şampiyonluğunu alkışlamaya gelmiş Fenerbahçe taraftarları mı?

Rakip takımın seyircisi önünde oynanan ve rakip takımın şampiyonluğu kazandığı bir maçın ardından hangi takım taraftarı tuttuğu renklere bir sembol yakıştırır? Bu nasıl bir hayal gücüdür?

Günümüz futbolunun maç istatistiği uzmanlarını yerinden zıplatabilecek 66 akın hikayesine ne demeli?
Dünya üzerinde bırakın 90 dakika oynanmış, uzatmayı gitmiş ve 120 dakika oynanmış herhangi bir maçta dahi 66 akın yapıldığına dair bir istatistik var mı?

Tek bir takımın akın sayısından da vazgeçtim, sahada mücadele eden 2 takımın gol akınının toplamının 66 olarak gerçekleştiği herhangi bir futbol maçı oynanmış mı yeryüzünde?

İnternette araştırma yapmaya meraklı arkadaşlar bir araştırsınlar..
Bir futbol maçında en çok akın sayısı kaç tane olarak istatistiklere geçmiş?
60'a yaklaşan bir istatistik var mı?
50'ye?
40'a?
... (!)


Maçtan sonra verdiği röportajda "Köpek gibi koştuk" diyecek 22 tane Veli Kavlak bulsanız, onlardan iki takım oluşturup 90 dakika sahaya sürseniz 66 akın yapabilirler mi?

Üstelik söz konusu maç golsüz berabere bitecek!
Üstelik bu 66 akın, 30’lu yılların futbolunda gerçekleşecek.
Futbolun günümüze göre adeta ağır çekim oynandığı, karşılaşmalarda yedek top dahi bulunmadığı, oyuncu değişikliğinin olmadığı, topun oyunda olmadığı sürelerin uzatma dakikaları olarak oynatılmadığı 30’lu yıllarda 66 akın yapılacak!.
Pes!
Tarih ne peki?
16 Haziran
yani gündüz vakti, nefes almanın bile güçleştiği o yaz  sıcağında!

Bu uydurmacayı masa başında bir kaç kalem darbesiyle yaratan yazara, 16 Haziran öğle sıcağında güneşin altına çık 66 adım at desen atabilir mi acaba?

Tuğrul Yenidoğan
17.06.1933 tarihli Akşam gazetesi

İşin bir başka tarafı da, bu 66 neticesiz akın hikayesi uydurularak Kartal familyasına karşı da büyük ayıp işleniyor olması.

Kartal, hasmının işini tek hamlede bitirmesiyle tanınan doğanın en güçlü avcılarından biridir. Siz hiç 66 hamle yapıp neticede hasmını alt edememiş Kartal hayal edebiliyor musunuz?

Üstelik işin sonunda hasmının bir de zafer kutlamaları yaptığına şahit olacak!

Yazık değil mi bu uydurmacalarla adeta tiye alınan milyonlarca Beşiktaş sevdalısına?

O günün gazeteleri maç haberini ‘’Fenerbahçe’nin 3 takımı da lig şampiyonu oldu’’ başlığıyla vermiş. 30’lu yılların spor basınını inceleyenler bilirler, maç yazıları tıpkı günümüzün radyo-televizyon anlatımları gibi yazılmakta. Milliyet gazetesinin 17 Haziran 1933 tarihli spor sayfasından kısa bir örnek verelim:

‘’ (…) Nihayet taraftarların çılgın tezahüratları arasında her iki takım da sahaya çıktılar. Maçı İstanbulspor’dan Kemal Halim bey idare ediyor. Her iki takım dizildikten sonra bir düdük öttü ve merhum Şeref’in hatırasına hürmet olmak üzere bütün stadyum iki dakika sustu. Beşiktaşlılar siyah forma ile çıkmışlardı. Buna mukabil Fenerlilerin göğsünde siyah kokart vardı… Oyun Beşiktaş’ın hücumu ile başladı. Top soldan kaleye kadar geldi, Muzaffer yetişti tuttu. Top ortada dolaştı, Fener’e aut oldu. Beşiktaşlılar çok canlı hücum yapıyorlar. Sağdan gelen bir hücum Beşiktaş kalecisi tarafından bloke edildi…

(…) Fenerliler iyi bir hücum yaptılar. Oyun Beşiktaş’ın lehinde. Niyazi’nin bir hücumu auta gitti. Beşiktaş sağaçığının bir hücumu Şeref tarafından yüksek atılmak suretiyle kaçırıldı. Fenerbahçe iyi oynamaya başladı. Oyun canlanıyor. Oyunun bitmesine 20 dakika var. Fener canlandı. Beşiktaşlılar da şaşırdılar. Fener’e bir frikik oldu. Hakkı çekti, Hüsamettin kurtardı. O arada topu kapamayan Eşref, Hüsamettin gelince vurdu. Kaleci elinden sakatlandı. Sakatken gene oynuyor. Hüsamettin bu gün fevkalade oynuyor. Oyun Beşiktaş’ın lehinde. Lakin Fenerliler iyi ve sıkı bir müdafaa yapıyorlar. Oyun bitiyor. Nihayet bitti. Fener şampiyon oldu…’’ 


Tuğrul Yenidoğan
O günkü gazeteler maçı dakika dakika anlatmış.
             Nedense hiç bir yerde bu 66 akın yalanından iz yok!

O günkü Milliyet ve Akşam gazeteleri maç haberini ilk sayfalarından vermiş. Ne bu gazetelerde ne de bir başka gazetede, ne de bu maça birkaç sayfa ayıran Olimpiyat Spor Dergisi’nin 17 Haziran 1933 tarihli sayısında 66 akın, Karakartal gibi hikayelere esin kaynağı olabilecek tek bir satır bulunmamakta.

Böyle bir hikaye nasıl uydurulur, masa başı tarihçiliği nasıl yapılır, anlamak çok güç.

İşin ilginç yanı hikaye uydurulurken, hayatta olan Hakkı Yeten, Şeref Görkey, Hayati Ozgan, Nazım Onar ve dönemin diğer canlı tanıklarına hiçbir şey sorulmamış. Görüşleri alınmamış, anıları dinlenmemiş.

Belgesel çalışmaları sırasında, döneme tanıklık eden rahmetli Şeref Görkey, rahmetli Enver Kaya ve Memduh Ün ile uzun röportajlar çekme imkanım oldu. Böyle bir saçmalığa onlar da şiddetle itiraz ettiler. Ancak bu konuları kendilerine ilk soranın ben olduğumu da söylediler. Şaşılacak bir durum değil mi?

Rahmetli Şeref Görkey beni çok severdi. Caddebostan'daki evine sık sık ziyaretine gider, sohbet eder, anılarını dinlerdim.
Misafirden pek hoşlanmayan değerli eşi rahmetli Nükhet Görkey de bir şekilde hoşlanmıştı benden. Çat kapı ziyaretlerimi mazur görürdü, ses çıkarmazdı.

Şeref abi, Hakkı kaptandan 1 yıl önce takıma girmiş olmaktan çok övünürdü. Öyle ya 1930 yılında giydiği siyah beyazlı formayı 1950 yılına kadar 20 yıl şanla şerefle taşımıştı.

Bu Karakartal hikayesi ve 66 akın uydurmacasını ne zaman hatırlatsam çok kızardı: "Ya kimse gelip bana da, Hakkı'ya da bir şey sormadı. Kafalarına göre yazmışlar, yayınlamışlar... Karakartal 5 sene üstüste şampiyon olduğumuz 40'lı yıllarda bize yakıştırıldı. Bileğimizin gücüyle Karakartal olduk. Feneri Galatasaray'ı her maçta yendik..." diye anlatırdı...

Rahmetli Şeref Görkey'in hastalığı sırasında, son 15 gününde hemen her gün ziyaretine gittim. Başında bekledim.
Beşiktaş üye kartını ve aldığı bazı ödülleri bana hediye etmişti rahmetli.
Benim saklamamı istedi.
Bu özel hatıraların benim için önemini kelimelerle anlatamam.
Gözüm gibi bakarım.
Nur içinde yatsın.

Tuğrul Yenidoğan
Maçın her türlü ayrıntısı o günün basınında yer alıyor.
       Nerede 66 akın, nerede Kara Kartallar? Pes...!
Yine de herhangi bir tarihi yanılgıya düşmemek için, 1933 – 1941 yılları arasında yayınlanan tüm gazeteleri, tüm spor dergilerini satır satır taramak zorunluluğu hissettim.

Günlerim Süleymaniye'de gazete arşivlerinde geçti...

40’lı yıllara kadar hiçbir yayın organında Beşiktaş’tan Karakartal olarak bahsedilmemiş.

Bir gazetede, bir yayın organında dahi "Beşiktaş" ve "Karakartal" kelimeleri yan yana zikredilmişse herkesten özür dileyeceğim.

Ama yok...
Mallesef yok...
Bu koca yalanın tek bir dayanağı yok...

Tıpkı Kırmızı-Beyaz renk, Balkan Savaşı yası uydurmacaları, Atatürk'ün Beşiktaşlı futbolcularla konuşması palavrası, ilk hava şehidimiz Teyyareci Fethi Bey'in Beşiktaş kulübü kurucusu gösterilmesi masalı, 19 Mayıs'ın Beşiktaşlıların teklifiyle bayram olduğu uydurma hikayesi, "Arabacılar" yakıştırmasının saray arabalarından geldiği kurgusu gibi....

Adolf Hitler ‘’ Yalan ne kadar büyük olursa inanan o kadar çok olur’’ demiş ve  propaganda bakanı Joseph Goebbels’e  faaliyetini bu doğrultuda yürütmesini önermiş.

Eee ne diyeyim. Maalesef doğru söylemiş.

Yalan ne kadar büyük olursa inanan o kadar çok oluyor:((

Karakartal efsanesinin doğuşunun gerçek öyküsünü bundan sonraki yazımda paylaşacağım...



Şeref Bey
Şeref Bey'in cenazesi Beşiktaş'tan Ortaköy'e Şeref Stadı'na doğru taşınırken.

Tuğrul Yenidoğan
O tarihte yayınlanan haftalık Olimpiyat Spor Dergisi

Tuğrul Yenidoğan
Olimpiyat dergisinin maç haberinde de 66 Akın, Karakartal gibi
            uydurmacalar yok...

Şeref Görkey
16 Haziran 1933'te Fenerbahçe karşısına çıkan Beşiktaş forveti:
HAYATİ OZGAN, HAKKI YETEN, NAZIM ONAR, ŞEREF GÖRKEY, EŞREF BİLGİÇ

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder